17.11.14

33. ÜKG Blog Turu: Monogram Cinayetleri || Sophie Hannah - Video






Ölümsüz yazar Agatha Christie’nin sıra dışı kahramanı Hercule Poirot, esrarengiz bir cinayet vakasıyla tekrar sahnede! 

Cinayete kurban gideceğini söyleyen genç bir kadın, Londra’nın sakin restoranlarından birinde masasında siparişini bekleyen Hercule Poirot’nun akşam yemeğini berbat eder. Korkudan adeta deliye dönmüş olan kadın, katilini bulup “cezalandırmaması” için dedektife yalvarır. Söylediğine göre, adalet kendisi öldükten sonra zaten yerine gelmiş olacaktır. 

Daha sonra, gecenin ilerleyen saatlerinde Poirot, lüks Bloxham Otel’de üç kişinin cinayete kurban gittiklerini öğrenir. Üç maktulün de ağızlarında üzerinde aynı monogramın bulunduğu birer kol düğmesi bulunmuştur. Acaba bu cinayetlerin korkudan deliye dönmüş kadınla bir ilgisi var mıdır? Poirot bu garip bulmacanın parçalarını bir araya getirmeye çalışırken, katil başka bir otel odasında dördüncü cinayetini işlemeye hazırlanmaktadır. 

Uluslararası büyük bir üne sahip olan yazar Sophie Hannah’nın Agatha Christie Vakfı’nın onayıyla kaleme aldığı Monogram Cinayetleri’nde, ancak Belçikalı ünlü dedektif Hercule Poirot’nun çözebileceği şeytani bir planla karşılaşacaksınız. 

“Sophie Hannah’nın büyükannemin eserlerine duyduğu büyük hayranlık öylesine güçlü ki, kurguladığı bu eseri okuyunca, yeni bir Christie’nin doğması gerektiğine karar verdik.” 

—MATHEW PRICHARD, Agatha Christie’nin torunu 

“Bu harika bir ziyafet: Gerilimlerle dolu, şeytansı muzipliklerle sarmalanmış ve Hercule Poirot ile tatlandırılmış harika bir romanı. Bir köşeye kurulup tadını çıkardım.” 

—TANA FRENCH, New York Times çok satan The Secret Place adlı eserin yazarı

2.11.14

Kitap Yorumu: Aşkın Müziği || Kylie Scott (Stage Dive #1)






Aşk, Seks ve Rock'N'Roll 

Vegas’ta geçireceği gecenin sabahını hiç de böyle planlamamıştı… Evelyn Thomas’ın yirmi birinci doğum gününü Las Vegas’ta kutlamak gibi büyük planları vardı. Ama kesinlikle akşamdan kalma bir halde banyo zemininde uyanmak, otel odasında son derece yakışıklı ve dövmeli yarı çıplak bir adamın varlığı ve parmağında King Kong’u korkutabilecek boyutta bir yüzük bu planlar arasında değildi. 

Bir de tüm bunların nasıl olduğunu bir hatırlayabilseydi… 

23.9.14

Kitap Yorumu: Yedi Gün Yedi Gece || Evangeline Collins


Bazı fedakârlıklar, diğerlerinden daha zordur. Babasının ölümünden sonra yokluk içinde kalan Rose Marlowe'un ödemesi gereken borçları ve destek olması gereken kendinden küçük bir erkek kardeşi vardır. Fakat aynı zamanda eşsiz de bir güzelliğe sahiptir, bol miktarda paha biçilebilecek bir güzellik... 

Artık Rose her ay kendi ülkesinden Londra'da gözden düşmüş bir geneleve giderek orada bir hafta geçirmektedir ve orada çok rağbet gören bir ganimete dönüşmüştür. Zevk sanatında zarif ve başarılı olan Rose, gecelerini sosyete beyefendilerinin fantezilerini yerine getirerek geçirirken, kendi kalbinde gömülü olan arzuları reddetmektedir. 

Derken bir gece, zengin bir tüccar beyefendi kapısından içeri girer. Yakışıklı, nazik ve merhametli bu adamın yalnız olan ruhu kadınınkiyle eşleşmektedir. James Archer, kadının normal müşterilerine benzememektedir. Evli olması bir yana müşteriye âşık olmak olanaksızdır. Fakat Rose kendine hakim olamaz. James'in kollarında bir gece, yediye dönüşür ve yedi gece de sonsuz birliktelik şansına göz kırpar… 


Evli, mutsuz bir adam...
Kardeşi için kendi hayatından vazgeçen umutsuz bir kadın...
Yaralı iki kalp...
İkisinin de aşamayacağı engeller, yapmaları gereken fedakârlıklar… 
Ama bir şekilde sevgiyi birbirlerinin kollarında bulan bir çift...
Hayat onlar için farklı kapılar açıyor...

18.9.14

Kitap Yorumu: İhtiras Tutsağı || Kresley Cole (İmmortals After Dark #5)



Kuzguni Saçlı, Baştan Çıkarıcı Bir Kadın... 

Geçmiş yüzyılın ünlü balerini Néomi Laress öldürüldüğü gece bir hayalete dönüşmüştür. Öteki dünyaya ait güçlere sahiptir ancak insanlar onu göremez. Çok sevdiği evinde varlığını sürdürmekte, izinsiz giren insanları korkutarak kaçırmaktadır; ta ki kendisinden bile korkutucu, kalpsiz bir ölümsüzle karşılaşana kadar. 

Deliliğe Kapılmış Bir Savaşçı Vampir… 

Başkalarına zarar vermesini önlemek için Conrad Wroth'un ağabeyleri onu terk edilmiş bir malikâneye kapatır. Üstelik sadece onun görebildiği bir kadın onu delirtmeyi aklına koymuştur. Bu eşsiz yaratık Conrad'ı arzuyla kıvrandırır; Conrad'ın vücudu şehvetle yanarken ruhu, sahip olmak istediği kadın için işkence çekmektedir.Conrad, Néomi'yi kazansa bile kadının çevresini kötülük sarmış durumdadır. Onu korumak için eski vahşiliğine dönmeyi göze alan Conrad, karanlık ihtiyaçlarına yenik düşecek midir? 

14.9.14

Kitap Yorumu: Siyah Elbisenin İtirafları || Elizabeth Boyle (Bachelor Chronicles #4)


Thalia Langley onu ilk kez gölgelerin arasında görmüştü… 

Görür görmez de bir aziz olmadığını anlamıştı. Adam, Hollindrake Dükü'nün taşralı kuzeni olduğunu iddia ediyor olabilirdi, ama o kadar çekici bir adamın saf bir taşralı olamayacağı açıktı; olsa olsa acımasız bir hovarda olabilirdi. Zarif yürüyüşü ve güçlü vücudu, Tally'nin aklını yasak düşüncelerle dolduruyordu. Bu adam ona kim bilir ne "fenalıklar" yapardı… 

Gerçekten de Lord Larken sakar bir taşra rahibi falan değil, Majesteleri'nin hizmetinde çalışan usta bir casustu. Ve oraya cüretkâr bir planla hapishaneden kaçırılan tehlikeli bir korsanı öldürmek için gelmişti. Vatanına sıkı sıkıya bağlı olan Larken, işine çomak sokan bir Mayfair kızının, kendi acımasız planlarına engel olmasına izin verecek değildi. Ama o küçücük elbisesiyle kendisini bile baştan çıkarmayı başaran bu kıza nasıl direnecekti ki?

13.9.14

Kitap Yorumu: Fracture Me || Taheref Mafi (Shatter Me #2.5)


Şunu söylemeden yoruma başlamak istemiyorum: Adam kesinlikle senden bir cacık olmaz. Diğer kitaplarda gözümden düşmüştün şimdi bu kısacık kitabınla iyice düştün. Yani aslında sen yoksun benim için, diyorum ve yorumuma geçiyorum.

32. ÜKG Blog Turu: Çırılçıplak || Raine Miller - Yazarla Söyleşi


Tur Takvimi

Kitab-ı Sevda - Ön Okuma
Romancekolik - Video
Kitap Esintisi - Yorum + Seri Tanıtımı
Okyanusun Sözleri - Yazarla Söyleşi
Sevgili Kitap - Yorum



Çırılçıplak bir tutku. Gizlenen gerçekler. Unutmayacağınız bir aşk. 

Londra Üniversitesi'nde sanat eğitimi alan Amerikalı bir öğrenci ve yarı zamanlı bir fotomodel olan Brynne Bennet, yaşadığı trajediye rağmen hayatını yeniden bir düzene sokmuştu. Ta ki başarılı işadamı Ethan Blackstone, Brynne'in çıplak fotoğrafını satın alana kadar... 

Ethan, Brynne'i yatağında istiyordu ve onu orada tutmak için ne gerekiyorsa yapmaya hazırdı. Onun dominant karakteri, Brynne'i hem çekiyor hem de korkutuyordu. Ancak bu ilişkide sırlar söz konusuydu. Hem de oldukça büyük sırlar… 

Ethan'ın ona duyduğu tutku, Brynne'i kurtarmaya yetecek miydi; yoksa aralarındaki sırlar ikisini de yok mu edecekti? 

11.9.14

Kitap Yorumu: Efsane || Marie Lu (Legend #1)




Gerçek, Efsane’ye dönüşecek...

Los Angeles, Kaliforniya Cumhuriyeti, 2130 
Nüfus: 20,174,282 

Bir zamanlar Amerika Birleşik Devletleri’nin batı kıyısı olarak bilinen yerde şimdi Cumhuriyet adında, komşularıyla sürekli savaşan bir ülke vardır. Cumhuriyet’in seçkin sınıfından gelen on beş yaşındaki üstün yetenekli June, askerî bir dehaya sahiptir. İtaatkâr, hırslı ve kendini ülkesine adamış bu genç kız onun uğruna her şeyi yapmaya hazırdır. Fakir bir aileden gelen on beş yaşındaki Day ise ülkenin en çok aranan suçlusu ve bir devlet düşmanıdır. 

Kendisi gibi asker olan ağabeyi Metias öldürülünce June, Day’in peşine düşer. İnandıkları şeyler uğruna savaşan bu iki gencin kesişen yolları, onları Cumhuriyet’in karanlık sırlarına götürecektir. 

3.9.14

Kitap Yorumu: Gece Yarısı Külleri || Lara Adrian (Midnight Breed #6)





Bu kitap, bir intikam kitabı. 

Bu kitap, yapılan kötülüğün kimsenin yanına kar kalmayacağını anlatan bir kitap. 

Bu kitap, eski bir aşkı yeniden alevlendiren bir kitap. 

Bu kitap, intikamdan daha önemli olan şeyleri anlayan bir adamın kitabı. 

Bu kitap, Andreas Reichen’in kitabı. 

2.9.14

ÜKG Kapak Tanıtımı: Çırılçıplak || Raine Miller

Her şey bir fotoğrafla başladı... Çırılçıplak bir tutku. Gizlenen gerçekler. Unutmayacağınız bir aşk. Londra Üniversitesi’nde sanat eğitimi alan Amerikalı bir öğrenci ve yarı zamanlı bir fotomodel olan Brynne Bennet, yaşadığı trajediye rağmen hayatını yeniden bir düzene sokmuştu. Ta ki başarılı işadamı Ethan Blackstone, Brynne’in çıplak fotoğrafını satın alana kadar... Ethan, Brynne’i yatağında istiyordu ve onu orada tutmak için ne gerekiyorsa yapmaya hazırdı. Onun dominant karakteri, Brynne'i hem çekiyor hem de korkutuyordu. Ancak bu ilişkide sırlar söz konusuydu. Hem de oldukça büyük sırlar… Ethan'ın ona duyduğu tutku, Brynne'i kurtarmaya yetecek miydi; yoksa aralarındaki sırlar ikisini de yok mu edecekti?

28.8.14

31. ÜKG Blog Turu: Guguk Kuşu || Robert Galbraith (Cormoran Strike #1)




Tur Takvimi
Sevgili Kitap - Ön Okuma
Kitab-ı Sevda - Kitap Yorumu
Okyanusun Sözleri - Kitap Yorumu
Kitap Esintisi Kitap Yorumu






Karla kaplı bir gecede, ışıltılı hayatıyla magazin haberlerinin gündeminden düşmeyen güzeller güzeli manken Lula Landry evinin balkonundan düşüp hayatını kaybeder. Tüm deliller intiharı işaret ederken Lulanın ağabeyi John, cinayet şüphesiyle Özel Dedektif Cormoran Strikeın kapısını çalar. 

Eski bir asker olan ve hem fiziksel hem de psikolojik olarak büyük yaralar alan Cormoran Strike bir dönüm noktasındadır. Lulanın ölümünün ardındaki gerçeği araştırmak, bir yandan sorunlarıyla boğuşurken tamamen dibe batmaması için bir umut olur. Fakat şüpheler ve ipuçları bir araya gelmeye başladığında Strike bu gizemin, içinden çıkılmaz bir labirente dönüşeceğinin farkına varır… 

Guguk Kuşu Mayfairin sakin sokaklarını, Doğu Yakasının barlarını ve Sohonun canlılığını yansıtan bir atmosferde, Londranın derinliklerindeki gizemi ortaya çıkartıyor. Cormoran Strike karakterini tüm dünyaya duyuran bu kitap, Robert Galbraith mahlasını kullanan J.K. Rowling tarafından yazıldı.

15.8.14

30. ÜKG Blog Turu: Duvarların Dili Olsa || Alice Clayton - Alıntılar & Çekiliş







Bazen duvarlar o kadar incedir ki tutku aradan sızıverir. 
"Ah, tanrım." 
Tak. 
"Ah, aaahhh." 
Tak tak. 
Neler oluy... 
"Oh, aahh, çok iyi!"
... 
Caroline, San Francisco'daki yeni dairesinde ilk uykusundan işte böyle uyandı. 
Çapkın komşusunun adeta küçük bir haremi vardı. Her gece başka bir kadınla, Caroline'ın yatak başındaki tabloyu kafasına düşürecek kadar hızla duvarları gümbürdetiyordu. Hatta Caroline'ın kedisi Clive bile bu seslere kayıtsız kalamamış, düz duvara tırmanmaya başlamıştı. Artık uyku haramdı. 
Kapı deliğinde nöbet tutmasına rağmen bu gizemli adamın neye benzediğini bir türlü göremiyor, meraktan ve sinirden çıldırıyordu. En sonunda, bir gece, bu tantanaya daha fazla dayanamayıp hışımla adamın kapısını çaldı. 
İlk görüşte aşk, hiç bu kadar eğlenceli, komik ve tutkulu yazılmamıştı...

6.8.14

Alıntılar: Grinin Elli Tonu || E. L. James




Bu postu aslında geçen haftalarda yayına sokmayı planlıyordum ama ne yazık ki -her zamanki gibi- planlarım bir şekilde bozuldu. Geçenlerde heyecanla, ölümüne heyecanla beklediğimiz fragman yayınlandı. Herkes gibi ÜKG kızları olarak bizde yerlerimizde duramadık. Fragman ha çıktı ha çıkacak derken soluğumuz kesildi. Sonuç olarak fragmanı izledikten sonraki halimiz dumandı :D Ve inanın kaç milyon kez tekrar izledim hatırlamıyorum. İşin ucunu kaçırdım resmen. Telefona indirdim ve aklıma geldikçe açıp açıp izliyorum hala ihihih Fragmanı izledikten sonra tabii hemen kitaba sarıldım. Aslında filmin çekim aşamalarında gelen fotoğraflardan sonra kitabı bir daha okumak istemiştim ama okul, gezme tozma derken kaldı öyle. Ama iyi ki tekrar okudum. Çünkü belli şeyleri unutmuşum ve hatırlamak iyi oldu. Ama en güzeli de Christian’ı yeniden görmek oldu *burada koca bir ayh çeker* Neyse kısa kesiyorum ve kitaptan sevdiğim alıntılara geçiyorum umarım postun sonunda aramızda olursunuz :D 

21.7.14

Kitap Yorumu: Asla Bir İskoçyalı Sevme || Maya Banks (McCabe Trilogy #3)



Rionna, her an yıkılacak kadar güçsüzdü ve Caelen’in yatağına kadar zor yürümüştü. Yatağın kenarına oturdu ve yüzüne baktı. Huzurlu görünüyordu. Alnında hiçbir çizgi yoktu. O kadar hareketsiz yatıyordu ki bu, Rioanna’yı korkutmuştu. Duyduğu öfke onu tüketti ve ona daha yakın olabilmek ve kesinlikle duymasını sağlamak için yüzüne yaklaştı. Onu duyacağını hissediyordu. 

“Beni iyi dinle,” dedi bağırarak. “Beni bırakıp ölmeyeceksin. Zavallı hayatını kurtarmak için yaptığım onca şeyden sonra değil. Minnettarlığını böyle mi gösteriyorsun? Beni bırakıp, ölerek mi? Bu affedemeyeceğim bir şey, evet tam olarak öyle.” 

Yüzünü ellerinin arasına aldı ve biraz daha eğildi. 

“Savaşacaksın, lanet olası. Bu kadar kolay pes etmeyeceksin, Tanrı henüz seni yanına almayacak çünkü seninle işim bitmedi. Uyanacaksın ve uzun zamandır beklediğim sözleri söyleyeceksin. Savaş meydanında ikimizde yerde ölümle burun burunayken söylediklerin sayılmaz. Bana söyleyeceksin ve içten söyleyeceksin yoksa seni asla huzur bulamayacağın kutsanmamış toprağa gömeceğim ve sonsuza dek benimle bu kalede yaşamak zorunda kalacaksın.” 

Büyük bir sürprizle Caelen gözlerini açtı ve hafifçe tebessüm etti. Rioanna o güzel yeşil gözlerde sevgi pırıltıları gördü. 

“Seni seviyorum.”

20.7.14

Kitap Yorumu: Adım Adım Mutluluk || Jennifer Probst (Marriage to a Billionaire #3)





Carina Conte, üniversite eğitimini İtalya'da tamamladıktan sonra evine döner. Döner dönmez abisi Michael'ın kurduğu işte çalışmaya başlar. Bir diğer çalışan da abisinin en iyi arkadaşı ve Carine'nin yıllardır âşık olduğu Max'tir. 

Bir gün Max ve Carina, iş toplantısı yapmak amacıyla Vegas'a giderler. Vegas'ın büyülü ortamı ve aralarındaki çekim bir araya gelince, bu duruma daha fazla karşı koyamayarak tek gecelik bir ilişki yaşarlar. Tam o esnada Carina'nın annesi, Carina ve Max'i yakalar; aile geleneklerine son derece bağlı olan kadının o günden sonraki tek amacı, kızıyla Max'i evlendirmek olacaktır. 

Carina ve Max için zorlu günler başlamıştır.

7.7.14

28. ÜKG Blog Turu: Her Şey Bitti Derken || Katja Millay - Ön Okuma



Herkese merhabalar! Bu sefer sizinle çok hoş bir tur ile buluşuyoruz. ÜKG facebook sayfasında yaptığımız tanıtımların en çok da bizi etkilediğini söylemeden geçemeyeceğim.

27.6.14

ÜKG Kapak Tanıtımı: Her Şey Bitti Derken || Katja Millay







Nastya tam 450 gündür konuşmuyorsa, gülmüyor ve ağlamıyorsa, 
bir bildiği olmalı;
bazı günler sadece öfkesiyle ayakta durabiliyorsa, 
bir umudu olmalı; 
ayakları onu dönüp dolaşıp Josh’a götürüyorsa, 
bir nedeni olmalı;
ve tam 450 gün sonra yeniden konuşmaya karar veriyorsa, 
söyleyecekleri olmalı. 

Josh hayatındaki herkesi teker teker kaybediyorsa, 
bunun bir açıklaması olmalı;
etrafında görünmez bir güç kalkanıyla dolaşıyor, herkesten kaçıyorsa, 
bir derdi olmalı; 
ve kasabaya yeni gelen kıza Günışığım diyorsa, 
bir sırrı olmalı. 


 Her Şey Bitti Derken, hayat denen yapbozun parçalarını bir arada tutan şeyin sevmek olduğunu bilenlerin, bir de günün en karanlık saatinde çıkagelip, “Her şey bitti demek için çok erken” diyecek bir günışığını bekleyenlerin hikâyesi.

22.6.14

27. ÜKG Blog Turu: Uçuşta || R. K. Lilley



Orijinal adı: In Flight
Yazar: R. K. Lilley
Yayınevi: Aspendos
Sayfa: 326



Çekingen kabin memuru Bianca, milyarder otel sahibi James Cavendish'i gördüğünde zorlukla kazandığı bütün soğukkanlılığını kaybeder. Yüksek topuklu ayakkabıyla on bin metre yükseklikte şampanya tepsisini rahatça taşıyabilen bir kız için, ilk karşılaşmalarında dizlerinin bağının çözüldüğünü şaşkınlıkla fark etmiştir. Genelde soğukkanlı olan Bianca, James'in turkuaz gözlerine bakmaktan kendini alamaz. O gözlerde direnmenin imkânsız olduğu bir meydan okuma, bir vaat vardır. Oysa o, "hayır" demeye ve bunu gerçekten kastetmeye alışık bir kızdır. 

Bianca, first classta görevli bir kabin memuru olarak süper modeller ve film yıldızlarıyla ilgilenmeye alışıktır ama James Cavendish, yakışıklılığıyla hepsini gölgede bırakmıştır. Aslında bu dehşet verici adam hakkında karşı konulamaz bulduğu tek şey görünüşü olsaydı, Bianca onu görmezden gelebilirdi. Ama aklını hiç olmadığı kadar başından alan şey, tanıştıkları andan itibaren Bianca'nın üzerinde kurduğu hâkimiyet ve onun gözlerinden okuduğu zevk ile acı vaadidir.

19.6.14

Kitap Yorumu: Şehvetin Kölesi || Kresley Cole (Immortals After Dark #4)


Bowen diğerlerinin görüş açısından çıkarak, Mari’yi bir ağaca yasladı. “Pençelerimi o iblisin boğazına saplayıp lanet olası omurgasına kadar deşmek istiyorum.”

“MacRieve, dur...” 

Eli birden havaya kalkarak kızın başının arkasını kavradı. Kulağına doğru uzandı. “Bu gece senin bana ait olmanı sağlayacağım, Mariketa.” Aksanı ağdalıydı ve sanki biçim değiştirmeye başlarken ses telleri bozuluyormuş gibi boğuk çıkıyordu. “Bu diğer adam kalbinin bir parçasına sahip olabilir ama ben bütün vücuduna sahip olacağım.” Diğer elini kızın boynundan göğüslerine kaydırdı ve ikisini de sırayla avuçladı. Sıcak ve sert elinin altındaki göğüs uçları –tıpkı MacRieve’in söz verdiği gibi- hala sızlıyordu. “Sözümü not et, sana öyle bir sahip olacağım ki, başka kimseyi hatırlamayacaksın. Bu geceden sonra sana dokunmam için kıvranacak, seni öpmem için can atacaksın. Ateş başına vurunca bedeninin her zerresi benimkini efendisi olarak görücek.” 

Mari, onun sözlerinden ve kendisine güveninden şaşırmış –ve evet, heyecanlanmış- bir halde nefesini titrekçe üfledi. 

“Bunu olmuş bil, cadı.” 

15.6.14

Kitap Yorumu: Daima Aşk || Sandi Lynn (Forever #1)



Sanırım hayatımda bir kitabı ilk defa bu kadar hızlı okuyup bitirdim. O kadar akıcı ki bir bakmışsınız kitabın sonuna gelmişsiniz :) 

14.6.14

Kitap Yorumu: Ateş || Maya Banks (Breathless #2)




“Bebeğim dinle beni.” 

Bethany tekrar geri çekildi, bakışları adamınkileri buldu. 

“Bahsettiğin güç, kontrol ile ilgili değil. Senin itaatinle ilgili değil. Benim hakimiyetimle ilgili değil. Bu duygusal güçle alakalı. Ama bebeğim, senin de benim üzerimde aynı biçimde bir gücün var. Söz konusu bizim ilişkimiz olunca, senin sahip olduğun güç benimkinin çok ötesinde.” 

Bethany’nin gözleri şaşkınlıkla açıldı. 

“Bu doğru,” dedi Jace. “Senin çok daha fazla gücün var, tahmin edebileceğinin çok ötesinde bir kontrolün var. Kalbim senin ellerinden. Saçmalık filan değil bu. Seni kandırmak için duymak istediğin sözleri söylemiyorum. Daha dürüst olamazdım. Ben seninim, bebeğim. İtiraf ediyorum. Kalbim, ruhum, hepsi sana ait.” 

1.6.14

Kitap Yorumu: Christmas Eve at Friday Harbor, Rainshadow Road, Dream Lake || Lisa Kleypas ( Friday Harbor #1,2,3)


Geçenlerde Ankara’ya sevgili Kitap Esintisi'ni ziyarete gitmiştik Kitab-ı Sevda ile. Seriyi de Arkadaş Kitapevi'nde bir sürü güzel kitabın arasında gördüm. Tabii hemen koşa koşa İlkim’in yanına gittim. Çünkü bu seriyi okumama sebep olan insandır kendisi. Ve şunu söylemem gerek ki kitapların kapakları, baskıları muhteşemdi. İlkim’le test ettik ve kesinlikle beğendik :) Sonra bu kitabı okuduktan bir sayfada yorumladığım aklıma geldi. Bir araştırmaya giriştim ve yorumumu buldum. Bloguma da ekleyeyim dedim.

Seri, Lisa ablanın en beğendiğim serilerinden biri -çünkü kitap günümüzde geçmesi ile kalmıyor doğaüstü özellikleri olan şahıslarda mevcut. Friday Harbor, 5 kitaplık bir seriden oluşuyor. Ben serinin ilk 3 kitabını okudum zira kendisi 5. kitabını yazmakta ve bu yıl içinde çıkması planlanmakta. İlk üç kitap Nolan erkeklerimizi anlatmakta.

20.4.14

Kitap Yorumu: Kırmızı Pazartesi || Gabriel Garciá Márquez

Çok sevgili Gabriel Garciá Márquez anısına ithafen…


Kırmızı Pazartesi okuma listemdeydi ama geçenlerde aldığımız üzücü haber sonrasında fazla bekletmeme kararı aldım. İyiki aldım çünkü inanın tüylerinizi diken diken edecek bir cinayet işleniyor. Ve sadece iki kişi değil bence o kasabadaki yaşayan herkes tarafından işlenen bir cinayet. Ölende sadece Santiago Nasar değil. Onu vahşice öldüren Pablo ve Pedro Vicario da öldü. O kasaba da bu katliama sessiz kalanların hepsi ölü.

18.4.14

Kitap Yorumu: Kadere İnanır Mısın? || Julie Garwood (Crown's Spies #1)




Christina Bennett Londra sosyetesini kasıp kavurmaktaydı. Göz alıcı güzel, Lyonwood Markisi Lyon bir gece ona etkileyici ve duygusal bir öpücük verene kadar gizemli geçmişinin sırlarını herkesten saklayabilmişti. 

Bir korsanın tutkusuna sahip kibirli bir soylu olan Lyon, sakin duruşunun altında için için yanan vahşi ateşin tadına baktığı an Christina'ya sahip olacağına dair ant içti... Fakat cesur ve cüretkâr Christina o kadar kolay fethedilmeyecekti. Kalbinin ve kaderinin efendisi olan Christina markinin baştan çıkarıcı okşamalarına karşı koymalı mıydı? 

Aşkına teslim olmaya cesaret edemiyordu. Çünkü o zaman değerli sırrından ve çizilen kaderinden vazgeçmek zorunda kalacaktı.

14.4.14

Kitap Yorumu: Beynimdeki Yangın || Susannah Cahalan



Aman Tanrım! Aman Tanrım!! Aman Tanrım!!! 
Kitabın başından sonuna kadar ki tepkim “Aman Tanrım!” dı. Kitabı kapatınca tek dediğim “Allah düşmanımın başına bile vermesin böyle bir hastalık.”

10.4.14

Kitap Alışverişim #1


Selamlar… 

D&R sağ olsun indirimleriyle hepimizi yoldan çıkardı. Tabii kitapların azlığı ile kendimi frenleyebilmiş görünüyor olabilirim ama bu durum sizi yanıltmasın. Kredi kartımın limiti dolduğundan ancak bu kadarını alabildim. Yoksa almak istediğim daha çok kitap vardı. Neyse en azından okumak istediklerimi aradan çıkarabildim :) 

29.3.14

Kitap Yorumu: Sımsıcak || Julie Garwood




Sinema öğrencisi Lyra, son okul projesi üzerinde çalışırken, çektiği bu belgeselin hayatını bir korku filmine dönüştüreceğinin farkında değildi…

Peşine düşen kimliği belirsiz adamlar onun yolunu yakışıklı FBI ajanı Sam Kincaid ile kesiştirdi…. 

Lyra ve Sam’in artık birbirlerine güvenip tehlikelere birlikte göğüs germekten başka seçenekleri yoktu... 

Ölümcül entrikaların çapı daralırken, sımsıcak bir aşkın doğması ise ikisi için de sürprizdi…

22.3.14

Kitap Yorumu: Ben Sana Tutsak || Julianne MacLean






Kimisi İskoçların özgürlüğü için savaştığını söylüyor, kimisi de kana susamış bir yabani olduğunu. Ben onu İskoç Kasabı olarak tanıyorum ve sizler onu, son nefesinizi verirken baltasının parıltısından tanıyacaksınız. 

9.3.14

Kitap Yorumu: Karanlık Tutkular || Sherrilyn Kenyon



Ben Karanlığım. 
Ben Gölgeyim. 
Ben Gecenin Efendisiyim. Ben insanlar ile onlara zarar vermek isteyenler arasında tek başıma dururum. Ben Gardiyanım. 
Ruhsuz Bekçi. 
Ne İnsan ne Apolit, Yaşam ile Ölüm arasında bir yerdeyim. 
Ben Karanlık Avcıyım. 
Ve Edebîyim. Ta ki bana asla ihanet etmeyecek saf bir yürek bulana kadar. İnancı ve cesareti ile ruhumu bana döndürecek ve beni yeniden ışığa çıkaracak biri olana kadar. 



6.3.14

Okumak Kanatlanmaktır.. Steve McCurry'den Dünyadan Okuma Manzaraları

Steve McCurry Amerika'lı fotoğraf muhabiridir. Geçen dönem üniversitede Fotoğrafçılık dersi aldım. Dönem sonunda hoca herkese bir fotoğrafçıyı araştırma projesi verdi. Benimki Eugene Smith’ti ama bir arkadaşım Steve McCurry’i anlatmıştı. Belki onu Afgan Kızı fotoğrafından tanırsınız. 1985 yılında çekmiş ve çok popüler olmuştu o dönem. 17 yıl sonra o kızı tekrardan bulmuş ve 2002’de yeniden fotoğrafını çekmiştir. Fotoğrafları görmek isterseniz tıklamanız yeterli. 

Bu postta ise Steve abinin dünyadan okuma manzaralarını görüceksiniz.

2.3.14

Kitap Yorumu: Kaçığın Kızı || Megan Shepherd





 Aşağılandı, 
Babasının günahı yüzünden. 
Aşık oldu, 
Eski hayatından çıkıp gelen erkeğe. 
Yemin etti, 
Ailesinin geçmişi hakkındaki gerçeği bulmaya. 







İlk önce şunu söylemeliyim ki bu kitap insanın nefesini kesiyor. Dün akşam bitirene kadar elimden bırakamadım. Juliet ile birlikte korkarak, onunla nefret ederek, sinirlenerek, ümitsizliğe düşerek, aşık olarak nefesim kesile kesile okudum. Ve sonunda onunla ağlayarak bilmediğim bir okyanusta o sandalda sürüklendim. Kitabı kapattım ve Dex’e bu kitabı çıkardığı için teşekkür ettim. H.G. Wells’e ise Megan Sherperd’e ilham kaynağı olduğu için kocaman sarılasım geldi.

27.2.14

Kitap Yorumu: The Iron Daughter - Demir Kız || Julie Kagawa

 


Aslında kitapları ayrı ayrı yorumlayacaktım ama 2. kitabı da bugün bitirince ikisini de aradan çıkarayım dedim. İlk kitap olan Demir Kral ( The Iron King ) Pegasus Yayınları tarafından çıktı. Özetini okuduğum zaman kızımızın 16 yaşında olması beni biraz korkutmuştu. Pek fazla YA (Young Adult) okumayı sevmem ama bu kitap hoşuma gitti. Kızımızın hal ve hareketleri, düşünceleri, korkuları kendi yaşını yansıtıyordu. Hani o yaşta olup da yaşının çok çok üstünde olgun davranan karakterleri pek gerçekçi bulmuyorum. Hikaye benim için daha orada eksiye düşüyor. Ama bu kitapta pek onu hissetmedim. 

26.2.14

Kitaro Türkiye'ye Geliyor!

New age ve dünya müziğinin öncü isimlerinden çok sevgili Kitaro dev orkestrası eşliğinde 4 Mart'ta İstanbul'da görücüye çıkıyor.


22.2.14

Kitap Yorumu: Son Çarem || Sabrina Jeffries




Merhabalar.. Bugünkü post Epsilon Yayınevinden çıkan Sabrina Jeffries’in son kitabı. Biliyorsunuz Sabrina ablanın Hellions of Halstead Hall serisi geçende yayınevi tarafından Son Çarem adlı kitapla tamamlanmış oldu. İlk kitap Bozulan Yeminler 2010 yılında bizlerle buluşmuştu. Tabii seriyi şimdi okuyabildiğim için biraz şanslıyım. Çünkü beklemeden hepsini beğenerek silip süpürdüm. Özellikle ikinci kitap olan Yatağımdaki Serseri’yi çok beğendim. Lord Jarret şeytanın vücut bulmuş haliydi bence. Annabel’e şunları söyleyince eridim bittim zaten.

20.2.14

İçinden Türkiye Geçen Yabancı Filmler Afişi Sergisi


"İçinden Türkiye Geçen Yabancı Filmler" Afiş Sergisi, ABD, Avrupa, Avusturalya, Hong Kong ve İskandinav sinemasından toplam 54 filmi farklı dillerdeki görsel hafızasını bir araya getiriyor.

18.2.14

Kitap Yorumu: Yolun Sonundaki Okyanus || Neil Gaiman



"Yetişkinler yolları takip eder. Çocuklar keşfe çıkar..."

Bu yorum benim için çok önemli. Öncelikle bloğum için ilk kitap yorumum. Diğer yandan ilk Neil Gaiman kitabımı okumuş bulunuyorum ve şunu söylemek istiyorum ki bu kitap kesinlikle muhteşem. Neden diye sorarsınız kitap sadece fantastik öğelerinden dolayı değil yazarın kelimeleri kullanışı, karşımıza çıkardığı yedi ve on bir yaşındaki karakterleri ile, küçük bir gölün bir kızın gözünde Okyanus’a dönüşmesini harika bir şekilde aktarmış bizlere Neil. Kitabı okurken kendinizi bir an çocukluğunuza dönmüş hissediyorsunuz. Kendinizi kitap karakterleri ile özdeştiriyorsunuz, küçük Lettie Hempstock’un yerine koyuyorsunuz. Neil bizlere öyle bir gerçek karakterler yaratmış ki yedi yaşındaki erkek karakterimizin korkularını, bu korkularını aslında “Ben yedi yaşındayım, korkmam doğal!” diyerek bizlere anlatmaya çalıştığını görüyoruz. Evet karakterimiz birçok korkuları ile yüzleşiyor ki kitabın gerilim yönü de orada ortaya çıkıyor. Bu kadar az sayfaya bu kadar çok şey sığdırabilmesi beni şaşırttı ve hala şaşırıyorum. Ve bunu beceren pek yazarda yok. Duygularımı öyle coşturdu ki anlatmak istediklerimi inanın kelimelere dökemiyorum. Aslında hayatın bizleri nasıl çocukluktan çabuk çıkarıp yetişkinliğe ittiğini görüyoruz. Ve düşüyorsunuz; evet çocukluğumu çabuk aştım. Büyüdüm. Büyüdüm. Şu an düşünüyorum da küçükken gerçekten hemen büyümek, yetişkinliğe adım atmak isterdik. Sanki ne varsa yetişkinlikte! Ama şimdi yine kendimi sorguluyorum ve Neil’e işte burada kocaman öpücükler gönderiyorum.

17.2.14

Merhaba





Her zamanki klişe laflarla başlamamak için çok zorladım kendimi ama olmuyor yani. Cümleleri kuramıyorum bir türlü. Gerçi beni tanıyanlar eminim ne demek isteyeceğimi anlayacaklardır. Neyse bu blog işi aslında ara ara aklıma geliyordu. Aslında çok ama çok eskiden Hanife (Romancekolik) ile ortak bir blog açmıştık. Çıkan kitapları hem tanıtıyorduk hem de okuduklarımızın özetini geçiyorduk. Ama sonra ne olduysa işin ucunu bıraktık –bak o bloğa ne olduğunu bilmiyorum. Hanüf ne oldu gerçekten? - Sonrası tabi Facebook gibi sosyal medyada takip etmeye, orada sayfa açmaya kaydı. Hala da sayfamız varlığını sürdürmektedir. Gerçi benim herhangi bir görevim yok ama elimden geldiğince sayfada varlığımı belli etmeye çalışıyorum. Bakmak isterseniz –ki eminim biliyorsunuzdur ama ben yine yazayım: Satırların Dilinden – Orası sayesinde birçok arkadaş çevremiz oldu. Sonra çok genişledik hem de çok.

İşin aslı ailem olarak gördüğüm dostlarım sayesinde burayı açmaya karar verdik. Gerçi şimdi sevgili Merve’nin (Kitab-ı Sevda) hakkını yememek gerekir peşimden az koşmadı. “Kızım hadi sana da açalım. Bak çok hoşuna gidecek.” diye diye başımı az çatlatmadı. Tabi bundan bir ay önce bütün ÜKG Kızlarını topladım ve blog için ad bulma işlemlerine giriştik. Sağ olsun Simay (Zimlicious) birçok isim buldu. Tabi bulduğu bütün o güzelim isimlerin hepsi sahiplenilmişti. Sonunda bir isime karar verdik ama bu seferde bendeniz blog açma işini askıya aldım. Aldım ama yine çok sevgili Simay ve Merve’nin ısrarlarına dayanamadım ve kolları sıvayıp işe giriştik –giriştik diyorum ama bana bakmayın ben hiçbir şey yapmadım. Hep Merve ilgilendi. Bloğun her şeyini hazırladı sonra önüme koydu. Ve işte karşınızdayım.