27.2.14

Kitap Yorumu: The Iron Daughter - Demir Kız || Julie Kagawa

 


Aslında kitapları ayrı ayrı yorumlayacaktım ama 2. kitabı da bugün bitirince ikisini de aradan çıkarayım dedim. İlk kitap olan Demir Kral ( The Iron King ) Pegasus Yayınları tarafından çıktı. Özetini okuduğum zaman kızımızın 16 yaşında olması beni biraz korkutmuştu. Pek fazla YA (Young Adult) okumayı sevmem ama bu kitap hoşuma gitti. Kızımızın hal ve hareketleri, düşünceleri, korkuları kendi yaşını yansıtıyordu. Hani o yaşta olup da yaşının çok çok üstünde olgun davranan karakterleri pek gerçekçi bulmuyorum. Hikaye benim için daha orada eksiye düşüyor. Ama bu kitapta pek onu hissetmedim. 

26.2.14

Kitaro Türkiye'ye Geliyor!

New age ve dünya müziğinin öncü isimlerinden çok sevgili Kitaro dev orkestrası eşliğinde 4 Mart'ta İstanbul'da görücüye çıkıyor.


22.2.14

Kitap Yorumu: Son Çarem || Sabrina Jeffries




Merhabalar.. Bugünkü post Epsilon Yayınevinden çıkan Sabrina Jeffries’in son kitabı. Biliyorsunuz Sabrina ablanın Hellions of Halstead Hall serisi geçende yayınevi tarafından Son Çarem adlı kitapla tamamlanmış oldu. İlk kitap Bozulan Yeminler 2010 yılında bizlerle buluşmuştu. Tabii seriyi şimdi okuyabildiğim için biraz şanslıyım. Çünkü beklemeden hepsini beğenerek silip süpürdüm. Özellikle ikinci kitap olan Yatağımdaki Serseri’yi çok beğendim. Lord Jarret şeytanın vücut bulmuş haliydi bence. Annabel’e şunları söyleyince eridim bittim zaten.

20.2.14

İçinden Türkiye Geçen Yabancı Filmler Afişi Sergisi


"İçinden Türkiye Geçen Yabancı Filmler" Afiş Sergisi, ABD, Avrupa, Avusturalya, Hong Kong ve İskandinav sinemasından toplam 54 filmi farklı dillerdeki görsel hafızasını bir araya getiriyor.

18.2.14

Kitap Yorumu: Yolun Sonundaki Okyanus || Neil Gaiman



"Yetişkinler yolları takip eder. Çocuklar keşfe çıkar..."

Bu yorum benim için çok önemli. Öncelikle bloğum için ilk kitap yorumum. Diğer yandan ilk Neil Gaiman kitabımı okumuş bulunuyorum ve şunu söylemek istiyorum ki bu kitap kesinlikle muhteşem. Neden diye sorarsınız kitap sadece fantastik öğelerinden dolayı değil yazarın kelimeleri kullanışı, karşımıza çıkardığı yedi ve on bir yaşındaki karakterleri ile, küçük bir gölün bir kızın gözünde Okyanus’a dönüşmesini harika bir şekilde aktarmış bizlere Neil. Kitabı okurken kendinizi bir an çocukluğunuza dönmüş hissediyorsunuz. Kendinizi kitap karakterleri ile özdeştiriyorsunuz, küçük Lettie Hempstock’un yerine koyuyorsunuz. Neil bizlere öyle bir gerçek karakterler yaratmış ki yedi yaşındaki erkek karakterimizin korkularını, bu korkularını aslında “Ben yedi yaşındayım, korkmam doğal!” diyerek bizlere anlatmaya çalıştığını görüyoruz. Evet karakterimiz birçok korkuları ile yüzleşiyor ki kitabın gerilim yönü de orada ortaya çıkıyor. Bu kadar az sayfaya bu kadar çok şey sığdırabilmesi beni şaşırttı ve hala şaşırıyorum. Ve bunu beceren pek yazarda yok. Duygularımı öyle coşturdu ki anlatmak istediklerimi inanın kelimelere dökemiyorum. Aslında hayatın bizleri nasıl çocukluktan çabuk çıkarıp yetişkinliğe ittiğini görüyoruz. Ve düşüyorsunuz; evet çocukluğumu çabuk aştım. Büyüdüm. Büyüdüm. Şu an düşünüyorum da küçükken gerçekten hemen büyümek, yetişkinliğe adım atmak isterdik. Sanki ne varsa yetişkinlikte! Ama şimdi yine kendimi sorguluyorum ve Neil’e işte burada kocaman öpücükler gönderiyorum.

17.2.14

Merhaba





Her zamanki klişe laflarla başlamamak için çok zorladım kendimi ama olmuyor yani. Cümleleri kuramıyorum bir türlü. Gerçi beni tanıyanlar eminim ne demek isteyeceğimi anlayacaklardır. Neyse bu blog işi aslında ara ara aklıma geliyordu. Aslında çok ama çok eskiden Hanife (Romancekolik) ile ortak bir blog açmıştık. Çıkan kitapları hem tanıtıyorduk hem de okuduklarımızın özetini geçiyorduk. Ama sonra ne olduysa işin ucunu bıraktık –bak o bloğa ne olduğunu bilmiyorum. Hanüf ne oldu gerçekten? - Sonrası tabi Facebook gibi sosyal medyada takip etmeye, orada sayfa açmaya kaydı. Hala da sayfamız varlığını sürdürmektedir. Gerçi benim herhangi bir görevim yok ama elimden geldiğince sayfada varlığımı belli etmeye çalışıyorum. Bakmak isterseniz –ki eminim biliyorsunuzdur ama ben yine yazayım: Satırların Dilinden – Orası sayesinde birçok arkadaş çevremiz oldu. Sonra çok genişledik hem de çok.

İşin aslı ailem olarak gördüğüm dostlarım sayesinde burayı açmaya karar verdik. Gerçi şimdi sevgili Merve’nin (Kitab-ı Sevda) hakkını yememek gerekir peşimden az koşmadı. “Kızım hadi sana da açalım. Bak çok hoşuna gidecek.” diye diye başımı az çatlatmadı. Tabi bundan bir ay önce bütün ÜKG Kızlarını topladım ve blog için ad bulma işlemlerine giriştik. Sağ olsun Simay (Zimlicious) birçok isim buldu. Tabi bulduğu bütün o güzelim isimlerin hepsi sahiplenilmişti. Sonunda bir isime karar verdik ama bu seferde bendeniz blog açma işini askıya aldım. Aldım ama yine çok sevgili Simay ve Merve’nin ısrarlarına dayanamadım ve kolları sıvayıp işe giriştik –giriştik diyorum ama bana bakmayın ben hiçbir şey yapmadım. Hep Merve ilgilendi. Bloğun her şeyini hazırladı sonra önüme koydu. Ve işte karşınızdayım.